my man

14.
bir aşkın anatomisi, gönlümden dökülen nadide bir methiyedir;

my man

he is always young,
he is always cuddly,
he is blue-blooded,
he has a good taste,
he is an achiever,
he gets it all if he wants.

what else a woman could ask?

he is my man; the cookie monster.

(08.04.2012 00:49)

rationalist institutionalism

1.
önce hazırda şöle bişeyler var,
(bkz: kurumsalcılık)
(bkz: historical institutionalism)

kurumsalcılar kısaca; kurumlar ve kurumların davranışlar ve sonuçlar üzerindeki etkisi üzerine kafa yoran çoğu zaman değerli teorisyenlerdir/insanlardır.
rasyonelist kurumsalcılık da bu bağlamda ortaya konulmuş çeşitli kurumsalcılık ekollerinden biridir. rational choice institutionalism de dendiği olur.
bu akımda özellikle hedeflenen şey, politik tutumların ve faaliyetlerin hangi kurallar üzerine işlediğini ortaya çıkarmak/koymaktır.
eğer bu kurallar açıkça belirlenebilirse, politik tutumları anlayabilmek ve öngörebilmek açısından faydalı modeller geliştirilebileceğine inanırlar.
fakat bu akımın abileri ve ablaları bunu araştırırken, tümden gelimcilik yaparak yani çıkarımsal düşünerek, gerçek dünyada olup biteni kendi teorileri üzerinden incelerler. yani direkt gerçek dünyaya bakıp, onu inceleyerek teoriler üretmek yerine; kendi algılarıyla oluşturdukları teorinin işler/gerçekçi/uygun olup olmadığını araştırmak için gerçek/pratik dünyaya başvururlar. ne olup bittiğinden yola çıkmak, tarihten feyz alarak çalışmalarına yön vermek yerine, mantık ve pratikten güç alarak teorilerini üretirler. rasyonellikleri de işte buradan gelir. böyle böyle uğraşarak kendi yağlarında kavrulurlar.

morris fiorina harvard üniversitesinden bir rasyonelist şakşakçı, pardon rasyonelist kurumsalcı olarak şöyle demiş (şahsen çeviriyorum);
"tek bir olayın %90 ını anlamak, 9 tane olayın %10 unu anlamak kadar kayda değer bir başarı değildir, özellikle de bu olaylar zaman ve mekan çeşitliliğine sahipse"

(13.02.2011 15:55 ~ 15.02.2011 03:41)

terbiyesizliğin teorisi

1.
sosyolog roland girtler in, şanslıyız ki, türkçeye -iyi- çevrilmiş çok ilginç bir eseridir.

gayet akıcıdır, bir nefeste okunur biter.
bu bitiş, bitirilmiş çukulata yada kapatılan televizyon gibi hafif bir hüzün yaratır maalesef..

(06.12.2006 01:14 ~ 02.02.2012 02:55)

balkon sosyologları

1.
roland girtler in, araştırma yaptığı sahanın içine girmeyen, yalnızca uzaktan gözlemleyip not tutan sosyologlara gönderme yaptığı bir kavram.

bronislaw malinowski nin bir çalışmasında yaptığı tespitten esinlenerek bu ismi uygun bulmuştur girtler.

(13.05.2006 02:31 ~ 06.12.2006 01:17)

roland girtler

1.
viyana üniversitesi sosyoloji kürsüsünde profesördür kendisi. çok önemli, değerli ve farklı bir sosyologdur. kendisi meslektaşları arasında da "farklı" olarak değerlendirilmektedir. olması gereken gibi bir sosyologdur; anlaşılmamaya değil anlaşılmaya çalışmaktadır. hedef kitlesi akademik camiadan ibaret değildir, merak duyan herkestir.

"ero-epik konuşma/mülakat" ve "balkon sosyologları" terimleri kendi araştırmaları sonucunda ortaya koyduğu özgün kavramlarıdır.

(13.05.2006 01:46 ~ 06.02.2008 01:01)

chav

19.
ingilizce sokak dilinde; orta sınıfımsı, genç, erkek, ergen bir çeşit ingiltere kırosunu belirtmek için kullanılan tabir. (kadını chavette)

bazı karakteristik özellikleri şöyle açıklanmıştır;

hiçbirşey yapmaz halde, boş boş otururken,
gruplar halinde,
fastfoodçuların önünde, park alanlarında veya sokaklarda vakit geçirirler.
kavga çıkarmaya meyilli, terörize bıçkın tiplerdir.
sokak kültüründen gayrı bir kültürleri pek yoktur.
orjinal ingilizceyi "telaffuz etme riskine girmeyip", çok az sözlük kelimesi dışında, kendi uydurdukları dağarcıkla konuşurlar.
adidas, nike, burberry gibi markaların reklam direği gibi giyinirler.
muhtemelen yamuk duran bir baseball şapkaları vardır.
altın rengi, madalyon kıvamı, kalın zincirli kolyeleri vb. vardır.

ingilterenin kanayan yarasıdır diyelim o zaman.

(10.05.2010 07:13 ~ 07:16)

conway's law

1.
bir yaratıcılık süreci sonucunda ürünler üreten kurumların, bu ürünleri üreten çalışanlarıyla olan çok güçlü bağına işaret eder.

melvin conway (programcı olduğundan olsa gerek) bu kabulünü, sistem tasarımı yapan şirketlerin yaratıcı ekibinin iç iletişimi üzerinde konumlandırır.

sanıyorum bu özel konumlandırma, böyle şirketlerde birden fazla kişinin katıldığı üretim süreçlerinin karmaşıklığı ve değişken fazlalığından kaynaklanıyor.

bu kabüle göre kişilerin kurduğu iç iletişim direkt ürüne yansıyor. diğer bir deyişle, ürün bu iletişimin şekillendirdiği bir süreçte tasarlanıyor.

sadece bir son kullanıcı olarak, bu sektörden kapsamlı bir örnek vermem çok güç. fakat, yine de kavramın pratiğine denk gelebilecek bir şekilde, conway abinin "vat dı fak aryu tolking ebout" diye tepki vereceği şöyle bir benzetme yapabiliriz;

bir prodüksyon ekibi: sanat yönetmeni, yönetmen ve fotoğrafçı olsun.
misal, elma daha çok yensin diye afiş yapacaklar.
sanat yönetmeni yeşil elma kullanalım diyor.
sonra fotoğrafçı yaptığı çekimlerde, bu elmayı beğenmiyor ve ekiple fikrini paylaşıyor.
bu sırada yönetmen, aslında daha iyi gideceğini düşünmesine rağmen, renk masterı yapmış sanat yönetmeni onu ikna etmiş olduğu için vazgeçtiği kırmızı elmayı çekelim diyor.
elma şekeri fetişi olan fotoğrafçı da hemen atlıyor.
sanat yönetmeniyse "aslında kırmızı da olur" diye düşününebilitesi varken, fotoğrafçının daha önce başka bişey için çektiği kırmızı elma fotolarını görmüş ve beğenmemiş olduğundan, onun iyi fotolar çıkaramayacağını düşünüyor ve ok vermiyor.
sonuçta ekip sarı elma da karar kılıyor.

burada esas ayırıcı nokta, bu üç insandan biri gitse ve yerine başka biri gelse sonucun değişeceğidir. çünkü başka insanlar başka iletişimler, ilişkiler kuracak ve bu durum ürünü etkileyecektir. misal, ekipte başka bir fotoğrafçı olsaydı kırmızı elmada karar kılınabilirdi.

tespitçi melvin kendi sektörüne dair ortaya koymuş olsa da, aslında diğer bir çok tasarım üretim ortamı için de kabul görebilir.

bu kabulden yola çıkarak şöyle de diyebiliriz;

bir şirketin ürünü gibi görünen/algılanan tasarım ürünleri, direkt o kişilerin hayat deneyimlerinden doğan bir sonuçtur.
yani

şirketler yoktur, tasarımcılar vardır.

*bir daha bilgisayarınızı açarken bunu bi düşünün derim.

(08.03.2010 21:25 ~ 21:30)